abdullah kaya VARSA PULUN HERKEZ KULUN Sende Güzel Bir Söz Ekle
AnasayfaFlash ŞiirlerForumlarDuygusal KliplerGüzel SözlerSohbet GirişiŞiirler Sitede şuan 8 Kalp Atıyor
Sonsuzluk.Net :: Başlığı Görüntüle - HZ Adem A.S
Forum Anasayfası  •  Yardım  •  Forumlarda Ara  •  Bilgileriniz  •  Arkadaş Listeniz  •  İstatislikler 

HZ Adem A.S

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Sonsuzluk.Net Forum Ana Sayfası -> GÜZEL DİNİMİZ İSLAM Sayfayı Yazdır
Yazar Mesaj

penguen9658


Yeni



Kayıt: Jan 05, 2008


Mesajlar: 8



Cinsiyet:<b>Cinsiyet</b>:Bay


Teşekkür Etti: 0


Teşekkür Edildi 2


2.00 Rep


Nereden: istanbul



Durum: Çevrimdışı




Seviye:1
 
0 / 18
8 / 8
7 / 9



MesajTarih: 27 Oca Sal, 2009 1:07 am    Mesaj konusu: HZ Adem A.S Alıntıyla Cevap Ver


. ADEM (A.S.)


A. İlk İnsan Ve İnsanlığın Atası Olması


Kur'ân-ı Kerim'de anlatılan peygamber kıssalarının birinci¤si, şüphesiz, ilk peygamber ve aynı zamanda ilk insan olan Âdem'İn (a.s.) kıssasıdır. Yirmi beş âyette ismen zikredilen Hz. Âdem'in[1] kıssası, Bakara, A'râf, İsrâ, Kehf, Tâhâ, Hıcr ve Sa'd sûrelerinde olmak üzere yedi yerde, kısmen farklı söz ve ifâdeler¤le anlatılmaktadır. Ancak bu ifadeler, anlam itibariyle birdir; bu bakımdan aralarında hiç bir tezat yoktur. Üsluptaki sağlamlığın, anlatımdaki belagatın ve mânâdaki birliğin korunduğu aynı mâ¤nâyı ifade eden bu farklı sözler, Kur'ân-ı Kerim'in i'câzını göste¤ren delillerdendir.[2]

Âdem (a.s.) beşeriyetin atasıdır, insan cinsinden ilk yaratı¤lan odur ve bütün insanlık onun soyundan türemiştir. Semavî dinler bu hususta müttefiktir. Dolayısıyla ona, Ebu'l-beşer/İnsanlığın atası künyesi verilmiştir. Onun bir unvanı da, peygamberlerin insanlar arasından seçilmiş olduklarını ifâde eden Safîyyullah'tır. Kur'ân-ı Kerim'de topraktan yaratılan Â-dem'in ilk insan olduğunu gösteren pek çok âyet mevcuttur. Bu âyetlerin bâzılarında Cenab-ı Hak, bütün İnsanları Âdem'e nisbetle isimlendirerek, onlar için "Ey Âdem oğulları!" hitabını kullanmıştır:

"Ey Âdem oğullan! Sizin için, avret yerlerinizi örtecek elbise ve ziynet eşyası yarattık. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır. İşte bunlar, Allah'ın âyetlerindendir. Belki düşünüp ibret alırlar. Ey Âdem oğullan! Şeytan ebeveyninizi (Âdem'i ve Havva'yı) avret yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak Cennet¤ten çıkardığı gibi, sizi de aldatmasın...[3]

"Ey Âdem oğulları! Her mescide girişinizde, temiz ve güzel elbiselerinizi giyinin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.[4]

Allah Teâlâ, bâzı âyetlerde ise, insanlığın tamamını tek bir asıldan yarattığını belirterek Âdem'in ilk insan olduğuna işaret etmiştir:

"Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın türetip yeryüzüne yayan rabbinizden korkun!...[5]

"Ey insanlar! Allah sizi, bir tek candan yarattı. Sonra ondan da eşini halketti.[6]



B. Yaratılışı


Kur'ân-ı Kerim, Hz. Âdem'in yaratılışı hakkında, bir kaç yerde bilgi vermiştir. Bu konuyla İlgili âyetlerde, onun toprak¤tan[7], süzme çamurdan,[8] cıvık çamurdan,[9] çamurdan süzülen bir-özden[10], kuru çamur ve şekillenmiş balçıktan yaratılmış oldu¤ğu[11] bildirilmiştir. Hz. Peygamber'den (s.a.v.) nakledilen bir riva¤yete göre ise, Allah Teâlâ, Âdem'i yeryüzünün muhtelif yörelerin¤den alman toprak örneklerinin karışımından yaratmıştır. Bu toprak çeşitliliğinin, insanların değişik karakterler taşımaları üzerinde etkisi vardır.[12] Yine Peygamberimiz, Kur'ân-ı Kerim'de zikredilmeyen Hz. Âdem'in hangi günde yaratıldığı hususunu da açıklamıştır. Buna göre O, Cuma günü yaratılmış, Cuma günü Cennete konulmuş, yine bir Cuma günü Cennetten çıkarılmış, tevbesi aynı günde kabul edilmiş, yine bir Cuma gününde vefat etmiştir.[13]

Allah Teâlâ, topraktan yarattığı Adem (a.s.)'ı insan şekline koyduktan sonra ona kendi ruhundan üflemiştir. Bu üfleme üzerine Âdem (a.s.) birden bire, düşünen ve iradesiyle hareket eden, et ve kemikten mürekkep bir hüviyet kazanmıştır. Görül¤düğü gibi Âdem (a.s.)'m yaratılışı, diğer insanların yaratılışından farklı olmuştur. Kur'ân-ı Kerim, Âl-i İmrân suresinin 59. âyetin¤de, onun yaratılışı ile Hz. İsa'nın yaratılışı arasındaki benzerlik¤ten bahsetmiştir. Ancak bu benzerlik, her ikisinin yaratılışmdaki olağan üstülük bakımındandır. Bilindiği gibi, Hz. İsa'nın yaratılı-şmdaki olağan üstülük, babasız olarak dünyaya gelmesidir.

İlgili âyet ve hadislerde verilen bilgilerden, Hz. Âdem (a.s.)'m topraktan yaratılışı keyfiyetinin, belirli bir gelişme seyri takip ettiği anlaşılmaktadır. Ancak bu safhalar ve zamanlama hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Allah Teâlâ, onu top¤raktan ve insan neslinin ilk atası olarak yaratmış, ona akıl ve irâde vererek, manevî, ahlâkî, zihnî ve psikolojik kabiliyetlerle donatmıştır.[14] Cinler hariç diğer varlıklarda bulunmayan bu ka¤biliyetler dolayısıyla da varlıklar içinde sâdece cinlerle ona ve nesline bir takım sorumluluklar yüklemiştir. Böyle olunca, insa¤nın bu yaratılış ve kabiliyet farklılığını reddederek onu diğer can¤lılar seviyesine indiren teori ve düşünceler, hiç bir şekilde, İslâm inancı ile bağdaş tınlamaz. Bu teori ve düşüncelerin doğru olma¤sı da mümkün değildir. [15]



C. Yeryüzünde Halifelik Görevinin Verilmesi


Cenab-ı Allah, Âdem'i yaratmadan önce meleklerine hitap ederek, onlara yeryüzünde kendisine vekaleten iş görecek bir halife yaratacağını haber vermişti.[16] Halife, asıl yetkili adına işle¤ri yürüten, onun adına tasarrufta bulunan, mevcut kanun ve kuralları gerektiği şekilde tatbik ederek düzen ve asayişi sağla¤yan görevli demektir. Buna göre yeryüzünde Allah'ın halifesi ol¤mak, yeryüzündeki imkânları insanların ihtiyaçları için kulla¤nırken, bir temsilci sıfatıyla, kendisine bu yetkiyi veren Allah'ın istediği şekilde hareket etme sorumluluğunu da beraberinde getiriyordu. Dolayısıyla bütün bu işleri yapabilmesi için, yaratı¤lacak halifenin önemli kabiliyet ve güçlerle donatılması gereki¤yordu. Cenab-ı Hak, kendisine halife olarak seçtiği insana, teme¤lini akıl, ilim ve irâde sıfatlarının teşkil ettiği kabiliyetler lütfetti. Bu özelliği sayesinde insan, Allah ve peygamberlerinin emirlerine uyduğu takdirde, yeryüzünü gerektiği şekilde imar edebilir, ora¤da Allah'ın hükümlerini hâkim kılarak, O'nun istediği hal üzere yaşanmasını sağlayabilirdi. İnsanları eğitir ve idare eder, bu maksatla diğer bütün canlılardan istifade edebilirdi. Ancak in¤san, Allah'ın emir ve yasaklarını bir tarafa bırakır, kendisine verilen bu yetkiyi, kendi arzu ve menfaati istikâmetinde kulla¤nırsa, halifelik sınırını aşmış ve haddini tecavüz etmiş olacaktı.

Her ve kilin/halifenin şerefi, bu vekâleti verenin şerefi ve vekilliğin derecesiyle mütenâsiptir. Bunun farkında olan melek¤ler, Allah'ın sözlerini duyunca, yaratılacak insana verilecek hali¤felik görevi sebebiyle hayrete düştüler. Çünkü onlar, Cenab-ı Hakk'm, yeryüzünde halifesi kılacağı insana, kendi irâde ve kud¤ret sıfatından bir takım kabiliyetler vereceğini ve ona diğer yara¤tıklar üzerinde bâzı salâhiyetler tanıyacağını anlamışlardı. Bunu tahmin etmekle birlikte melekler, hikmet ve ihtimaller açıklan¤madığı için, insanın halife kılınmasının sebebini öğrenmek istediler. Kendileri devamlı bir şekilde Allah'ı teşbih ve takdis edip durdukları halde, kendilerinin değil de, yeryüzünde bozguncu¤luk çıkaracak ve kan dökecek bu yeni yaratığın halife kılınması¤nın hikmetini anlamak maksadıyla, şu soruyu sormaktan kendi¤lerini alamadılar:

"Rabb'ın meleklere, 'Ben yeryüzünde bir halife yarataca¤ğım. ' dediğinde, ojilar, 'Biz Seni teşbih edip dururken, orada fesat çıkaracak, kanlar akıtacak birini mi yaratacaksın? dediler.' Bu¤nun üzerine Cenab-ı Allah, 'Sizin bilmediğinizi ben bilirim.' dedi."[17]

Yüce Allah, meleklere ayrıca bilmedikleri şeyi bir örnekle açıklamak, küçümsedikleri ilk insanın kendilerine tercih edilme¤sinin sebebini anlatmak, akıllarınca yeryüzü halifeliğine lâyık görmedikleri Âdem'in onlardan daha bilgili ve anlayışlı olduğunu göstermek istedi. Bu maksatla, kendisine halife olarak yarattığı Âdem'e yeryüzünde faydalanacağı eşyanın isimlerini, mahiyet ve özelliklerini öğrettikten sonra, meleklere hitap ederek, zannettik¤leri gibi yeryüzünün halifesi olmaya Âdem'den daha lâyık iseler, söz konusu eşyanın isimlerini söylemelerini emretti. Ancak me¤lekler, cevap veremediler, Bu durum karşısında hatalarını anla¤dılar ve bu düşüncelerinden dolayı özür dilediler:

"Allah, bütün isimleri Âdem'e öğretmiş, sonra onları melekle¤re göstererek, 'Eğer sözünüzde doğru iseniz, bunların isimlerini bana bildirin.' demişti.

(Bunun üzerine melekler), 'Ey Rabbimiz! Seni, noksan sıfat¤lardan tenzih ederiz. Bizim bilgimiz, senin bize öğrettiklerinden ibarettir. Biz, ancak senin öğrettiklerini bilebiliriz. Şüphesiz ki, her şeyi bilen ve her şeyi yerli yerince yapan sensin.' dediler.

Yüce Allah, bu defa Âdem'e, eşyanın isimlerini meleklere a-Çiklamasını emretti. Âdem eşyanın isimlerini bilince, meleklere hitap ederek şöyle dedi: Size demedim mi ki, göklerin ve yerin gaybını ancak ben bilirim. Sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de ben bilirim."[18]

Böylece Allah, Âdem (a.s.)'i yaratıp onu yeryüzünde kendi¤sine halife kılmakla, yeryüzünün nimetlerini ve sırlarını ortaya çıkararak oradaki bu nimetlerden istifade edecek, orada kendi¤sine vekâleten emir ve yasaklarını tatbik ederek yeryüzünün hâkimiyetini elinde tutacak bir varlığı istemişti. Meleklerin değil de Âdem'in halife kılınmasının yüce hikmeti herhalde bu olma¤lıydı. Çünkü melekler, yaratılışları gereği yeryüzündeki .bu ni¤metlere muhtaç değillerdi. Bu bakımdan yeryüzünün gizlilikleri¤ni araştırmaları ve nimetlerinden istifade etmeleri söz konusu olamazdı. Melekler, ancak kendilerine verilen vazifelerle ilgili hususları bilirler ve bunları yerine getirirlerdi.

Hz.Âdem (a.s.)'m yaratılışıyla ilgili âyetlerdeki, birinin yeri¤ne geçen anlamına gelen "halife" kelimesi ve meleklerin onun yaratılacağını duymaları üzerine "yeryüzünde karışıklık çıkara¤cak ve orada kan dökecek birini mi yaratacaksın?" şeklindeki soruları dolayısıyla, bâzı Islâmî kaynaklarda, Hz. Âdem'in yara¤tılmasından önce yeryüzünde insan veya ona benzer akıllı-şuurlu ve sorumlu bir varlık bulunup-bulunmadığı hususu tar¤tışılmış ve şu sorular sorulmuştur:

Kur'ân-ı Kerim'de Âdem (a.s.)'e halife dendiğine göre, acaba daha önce bir insan türü yaşamış, Âdem ve nesli onların yerine geçirilmiş olabilir mi? Dolayısıyla melekler, Âdem neslinin fesat çıkarıp kan dökeceğini, bu eski insanlar hakkındaki bilgileri se¤bebiyle söylemiş olabilirler mi?

Bu konuyla ilgili olarak, yeryüzünde Hz.Âdem'den önce, Hin ve Bin veya Tim ve Rim denilen varlıkların yaşadığına dair bâzı rivayetler aktarılmıştır. İsrâiliyyat ve Eski İran kültüründen nakledilen bu hikâyelere göre, cinlerden önce yaratılmış olan bu varlıklar, dünyada fesat çıkarıp birbirlerinin kanlarını akıtmışlar ve bu yüzden Allah tarafından azaba çarptırılarak toplu bir şe¤kilde helak edilmişlerdir. Ancak bu rivayetler, asılsızdır. İbn Hal¤dun'un dediği gibi, bu konularda, Kur'ân-ı Kerim'de verilen bilgiler dışında güvenilir bilgi mevcut değildir.[19]

Müfessirler, meleklerin Hz.Âdem ve soyu hakkında, daha Âdem'in yaratılmasından önce sahip oldukları bu bilgilerini, Al¤lah'ın kendilerine önceden haber vermiş olmasına veya onları daha önce yaratılan ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran cinlere benzetmelerine ya da bu konuda Levh-i Mahfuz'da yazılı olanları öğrenmiş olmalarına bağlamışlardır. Diğer bir görüş ise, günah işlemeyen meleklerin, kendilerinden farklı varlıkların günah işle¤yecek bir tabiata sahip olacaklarını düşünmüş olabilecekleri şeklindedir.[20]



D. Meleklere Hz. Âdem (A.S.)'A Secde Etmelerinin Emredilmesi


Allah Teâlâ, insanın bu üstün mevkiini ve yeryüzünde hali¤fe olmaya en lâyık varlık olduğunu delilleriyle meleklere göster¤dikten sonra, bu şerefi tescil etmek istedi. Bu maksatla melekle¤re hitap ederek, yarattığı Âdem için saygı ve hürmet secdesine kapanmalarını emretti. İnsanın kendilerinden daha üstün bir varlık olduğunu gösteren bu emir üzerine bütün melekler, yara¤tılan ilk insan Âdem (a.s.) için saygı secdesine kapandılar. Bu secdeleriyle, onun şerefini yüceltip, faziletini itiraf ettiklerini gös¤termiş oldular. Yalnız, cinlerden olduğu halde[21] o sırada meleklerle birlikte bulunan İblis, gurur, kibir ve kıskançlığı yüzünden, Âdem'e secde etmekten kaçındı ve Allah'ın emrine isyan ederek küfre düştü:

"Bir zamanlar biz meleklere, 'Âdem'e secde edin' dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. îblis, yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu.[22]

"Hani rabbin meleklere demişti ki: 'Ben, kupkuru bir çamur¤dan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım. Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!' Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler. Ancak İblis hariç! O, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı.[23]

Cenab-ı Allah niçin secde etmediğini sorunca, İblis, mağrur bir şekilde, kendisinin Âdem'den daha hayırlı ve üstün olduğunu söyledi. İddiasına delil olarak da, Âdem'in topraktan yaratılma¤sına karşılık, kendisinin daha değerli olan ateşten yaratılmış olmasını İleri sürdü. Allah'ı inkâr etmese de, bu isyanı, kibri ve inadı sebebiyle, Allah'ın emrine karşı gelerek küfre düşmesi yü¤zünden Allah tarafından lanetlenerek Cennetten kovulan İblis, Allah'tan Kıyamet gününe kadar kendisine mühlet verilmesini istedi.[24] İstediği mühletin verilmesi üzerine, ihlâs sahibi mü'minlerin dışındaki insanları azdıracağını açıkladı. Cenab-ı Hak ise, Cehennemi o ve ona uyanlarla dolduracağını söyledi. Ayrıca, şeytanın taraftarlarına vadettiği şeylerin aldatmacalar¤dan ibaret olduğunu belirterek, onun ihlâs sahibi mü'min kullara zarar veremeyeceğini ve bu mü'minlerin yardımcısının bizzat kendisi olduğunu şöyle açıkladı:

"Hatırla ki, meleklere, 'Âdem'e secde edin' demiştik. îblis'in dışında hepsi secde ettiler. İblis, 'Çamurdan yarattığın bir varlığa secde mi ederim?1 dedi. Ve devam etti: 'Şu benden üstün kıldığına da bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni Kıyamete kadar yaşatır¤san, pek azı hariç, onun neslini saptıracağım.'

Allah şöyle dedi: (Defol) git! Onlardan kim sana uyarsa, ce¤zanız Cehennemdir, ne mükemmel bir ceza size! Onlardan gücü¤nün yettiğini sesinle yerinden oynat. Atlıların ve yayalarınla onla¤rın üzerine yaygarayı bas; mallarda ve evlatlarda onlara ortak ol (bunları haram yollardan kazanmaya sevk et). Onlara vaadlerde bulun; aslında şeytan, insanlara aldatmadan başka bir şey va'detmez. Benim, samimî ve ihlâsîı kullarıma gelince, senin onla¤rı kandırmaya gücün yetmez. Onları koruyucu olarak rabbin ye¤ter."[25]

Şeytanın Hz. Âdem'e secde etmemesi üzerine, onunla Ce¤nab-ı Hak arasında geçen konuşma, küçük farklılıklarla bir kaç yerde daha zikredilmektedir:

"İblis, 'Ben kuru çamurdan oluşan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edecek değilim.' dedi. Bunun üzerine Allah buyurdu: 'Öyle ise oradan çık!. Artık sen kovuldun! Muhak¤kak ki, Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerine olacaktır.'

İblis, 'Ey Rabbim! Öyle ise, varlıkların tekrar dirileceği güne kadar bana mühlet ver.' dedi. Allah, 'o halde sen, bilinen bir vakte kadar, kendilerine mühlet verilenlerdensin.' buyurdu.

İblis dedi ki: 'Ey Rabbim! Andolsun ki, beni azdırmana kar¤şılık, ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onla¤rın hepsini mutlaka azdıracağım. Ancak onlardan ihlâsa erdiril¤miş kulların müstesna.'

Allah buyurdu: İşte, bana varan dosdoğru yol budur. Onun gözetimi bana aittir. Şüphesiz kullarım benimdir. Onların aleyhine sana verilmiş bir hakimiyet yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna. Muhakkak onların hepsine va'dolunan yer Ce¤hennemdir.[26]

"Andolsun ki, sizi yarattık, sonra şekil verdik, sonra melek¤lere, 'Âdem'e secde edin' dedik; İblis'ten başka hepsi secde etti, O secde edenlerden olmadı. Allah, 'Sana emrettiğim halde, seni sec¤deden alıkoyan nedir?' dedi. İblis, 'Beni ateşten onu ise çamur¤dan yarattın, ben ondan üstünüm.' cevabını verdi.

Allah, 'Öyle ise, in oradan. Orada büyüklük taslamaya hak¤kın yoktur. Çık oradan, çünkü sen aşağılıklardansın!' buyurdu. İblis, 'İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver.' dedi. Allah, 'Haydi sen mühlet verilenlerdensin.' dedi

İblis şöyle dedi: 'öyle ise, beni azdırmana karşılık, andolsun ki, ben de onlan saptırmak için, senin doğru yolun üzerinde onla¤ra karşı duracağım; sonra önlerinden, aralarından, sağ ve solla¤rından onlara sokulacağım, (sonunda) çoğunu sana şükredenler-den bulamayacaksın'dedi.

Allah, 'Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, insanlardan kim sana uyarsa, hepinizi Cehenneme dolduracağım!' dedi.[27]

"Rabbin meleklere demişti ki: 'Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdü-güm zaman, derhal ona secdeye kapanın!'

Melekler toptan secde ettiler. Yalnız İblis secde etmedi O, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. Allah, 'Ey İblis, seni iki elim¤le yarattığım varlığa secde etmekten alıkoyan nedir? Böbürlendin mi, yoksa kibirlenenlerden mi idin?' dedi.

İblis, 'Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu ça¤murdan, ' dedi.

Allah, 'Çık oradan, sen artık kovulmuş birisin. Ceza gününe kadar lanetim senin üzerinedir.' buyurdu.

İblis, 'Ey Rabbim! O halde tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver!' dedi.Allah, 'Haydi sen zamanı sâdece benim tarafımdan bilinen güne kadar mühlet verilenlerdensin.' buyurdu.

İblis, 'Senin mutlak kudretine andolsun ki, onlardan ihlâsa erdirilmiş kulların hariç hepsini mutlaka azdıracağım' dedi.

Allah, 'İşte bu doğrudur. Ben hakikati söyleyeyim, andolsun sen ve sana uyanların hepsiyle Cehennemi dolduracağım.' bu¤yurdu.[28]



E. Hz. Âdem (A.S.)'A Secdenin Mahiyeti


İslâmiyet'te Allah'tan başkasına ibâdet maksadıyla secde etmek küfür sayıldığından, meleklerin Hz. Âdem'e secdesi, ibâ¤det secdesi değil, saygı secdesi olarak yorumlanmıştır. Melekle¤rin Âdem'e secde etmeleri olayından anlaşıldığı gibi, Allah Teâlâ, Âdem'i meleklerden daha üstün olarak yaratmış ve onların say¤gısına değer özelliklerle donatmıştı. Dolayısıyla melekler, tüm insanlığın temsilcisi sıfatıyla Âdem'e saygı secdesinde bulun¤muşlardı.[29] Âdem'e verilen bu şeref, aynı zamanda neslinin ta¤mamını ilgilendiren bir husustur. Yüce Allah, insan oğluna ver¤diği bu şeref hakkında şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz ki biz, Âdem oğlunu muhterem kıldık. Karada ve denizde onlan taşıttık. Helâl ve temiz şeylerle nzıklandırdık. On¤ları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık."[30]

"Muhakkak ki biz, insanı en güzel şekilde yarattık. "[31]

Ancak insan, Hz. Âdem'in sahip olduğu bu şeref ve değeri, Allah'ın emirlerine uyduğu ve yasaklarından kaçındığı takdirde kazanabilir. İnsan oğlu böyle davrandığı zaman meleklerin ken¤disine hizmet edeceğinden ümitli olmalıdır. Şeytanın yaptığı gibi, kibir ve gurura kapılarak Allah'ın emirlerine karşı gelip, yaratılış hikmetine aykırı davrandığı takdirde ise, bu şerefini kaybeder; hatta diğer canlılardan daha aşağı bir seviyeye düşer. Şu âyet, bu gerçeği çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır:

"Gerçek şu ki, biz, Cehennem için, kalpleri olup da gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işi-temeyen cinlerden ve insanlardan çok canlar ayırımsızdır. Bunlar, hayvan sürüsü gibidirler; hatta hayvanlardan da aşağıdırlar. îşte onlar, gerçek gafillerdir."[32]

(¯`·._.·[Sonsuzluk.Net İmza Alanı]·._.·´¯)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM Adresi Yahoo Messenger MSN Messenger
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder   Sayfayı Yazdır
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Bu foruma eklenti gönderemezsiniz
Bu forumdan eklenti indiremezsiniz


Powered by phpBB © 2006 phpBB Group

© Tasarım ibrahim Demircan

Resmi Facebook Sayfamıza Girmek İçin Tıklayın

[ Forum Arşivi | Sitemap | Forum PDA | Alt Yapı : Php-Nuke - Belediye Forumu - Teknik Servis Yazılımı ]